Epilepsi Nedir?
Beynimiz milyonlarca sinir hücresi ve bunları destekleyen hücrelerden oluşmuşlardır. Beynimizdeki hücreler birbirleri ile karmaşık elektriksel ve kimyasal maddeler vasıtası ile haberleşir ve istediğimiz doğrultuda hareket etmemizi sağlarlar.
Beynimiz milyonlarca sinir hücresi ve bunları destekleyen hücrelerden oluşmuşlardır. Beynimizdeki hücreler birbirleri ile karmaşık elektriksel ve kimyasal maddeler vasıtası ile haberleşir ve istediğimiz doğrultuda hareket etmemizi sağlarlar. Normal şartlar altında belirli düzen ve koordinasyon ile çalışan bu hücrelerin bir kısmının normal aktivitesi dışında uyarılar göndermesi sonucu nöbet olarak tarif edilen ataklar meydana gelir. Anormal olarak çalışan bu yapının sorumlu olduğu görevle ilişikli bulgular ortaya çıkar. Örneğin sol kolumuzu kontrol eden hücrelerin anormal davranışları sonucu sol kolumuzda uyuşma (duyusal), karıncalanma, ritmik atımlar-kasılmalar ortaya çıkabilir. Bu tür bilincin etkilenmediği nöbetlere fokal (basit) nöbet, bilincin etkilendiği tüm vücudun kasıldığı veya titremelerin ortaya çıktığı ataklara jeneralize nöbet olarak tanımlıyoruz. Bu tür tanımlamalar nöbetin nedenini anlamamıza yardımcı olmaktadır. Birden fazla nöbetin tekrarladığı duruma epilepsi (Sara) hastalığı denir. Anne karnından başlayarak tüm yaşam boyunca görülebilir. Özellikle çocuk sinir sistemindeki özel durumlar nedeni ile çocuklarda daha sık gözükür. Beyindeki sinir hücrelerinin çalışmasını bozan/farklılaştıran her durum nöbete yol açabilir. (Kafa yaralanmaları, beyin felçleri, inme, menenjit, ensefalit gibi beyin iltihaplanması, yüksek ateş, bazı uyarıcı ilaçlar, zeka geriliğine yol açan hastalıklar, ailevi-kalıtsal hastalıklar gibi)
Nöbetlerin büyük kısmı 2-5 dk kadar sürer nadiren 30dk uzun nöbetler olabilir bu duruma status epileptikus denir, yoğun bakım şartlarında takip edilmelidirler. Hayatı tehdit edici bir durumdur. Nöbetler çeşitli şekilde ortaya çıkmakla beraber temelde duyusal, motor, otonom ve psişik bulguların biri veya birden fazlasını içerebilirler. En sık karşılaştığımız ataklar jeneralize tonik klonik nöbetlerdir. Jeneralize tüm vücudun etkilendiği, yaygınlık durumudur. Tonik, etkilenen bölgenin kasılması ile karakterizedir genellikle 10sn-2dk kadar surer. Kasılan bölge çene, boyun, boğaz bölgesi ise hastada kısa bir süre sonra nefes alamaya bağlı siyanoz (morarma) gelişir, beyne yeterince oksijen gidemediğinden sorunlu hücreler dahil tüm beyin fonksiyonlarında geçici bir kapanma olur, bu da nöbet olayını çoğunlukla sonlandırır, sonrasında klonik olarak tariflenen ritmik atımlar ortaya çıkabilir. Hastanın atımlar olan uzuvunun tutulması atımları durdurmaz, bu durum nöbet için tipiktir. Atımlar ve kasılmanın sonrasında vücutta bir gevşeme olur hasta derin bir uykuya geçer bu dönem (postiktal ) 5-10 dk ile 1-2 saat kadar sürebilir. Bir nevi dinlenme dönemidir. Sonrasında baş ağrısı, uyku isteği, mide bulantısı kusma, konuşamama, görmeme, hafıza kaybı gibi birtakım bulgular ortaya çıkabilir. Bu durum tümü ile zararsız olup 2-4 saat içinde tümü ile düzelmesi beklenir.
Nöbet kontrolü amacı ile kullanılan ilaçlara antiepileptik ilaçlar olarak tanımlanmıştır. Bu ilaçların hiç biri epilepsinin nedenini tedavi edemez, sadece nöbet oluşma ihtimalini azaltarak hastayı bu yönden korur. Yani bu ilaçlar semptomatik tedavi edicilerdir. Antiepileptik ilaçların geniş bir yan etki spekturumu vardır. Her ne kadar uzun yıllar deneysel ve klinik çalışmalarda yan etkileri anlaşılmaya çalışılsa da bir çok ilacın uzun dönem etkileri hala tam olarak bilinmemiş olabilir. Bu nedenlerden dolayı tüm dünyada çocuk nörologları mümkün olduğunca antiepileptik ilaç başlamamaya çalışırlar. Ancak nöbet sıklığı hastanın klinik durumu ve nöbetin yol açabileceği ikincil etkilerden dolayı gerekli durumlarda bir veya birden fazla ilaç tedaviye eklenebilmektedir. Genellikle ilk nöbette hastaya ilaç tedavisi başlanmaz. İlk nöbetten sonra nörolojik muayenesi ve EEG bulguları normal olan bir hastanın 6 ay içinde nöbet tekrarı ihtimali %40 olarak kabul edilmektedir. Ancak bu dönemde 2. bir nöbet geçirilmiş ise %70 oranında, yakın bir zamanda 3. bir nöbet geçirilebileceği bilinmelidir. (Aynı gün içinde geçirilen birden fazla nöbet tek nöbet olarak kabul edilmektedir.) Hastaların büyük bölümüne EEG bulguları, kraniyal görüntüleme, elektrolitleri ve nöbet tarifine göre düşük dozda başlanılarak yavaşça arttırılan antiepileptik ilaç tedavisi verilir. Bazı durumlarda hekimin kararı ile ilaç başlamadan birden fazla nöbet izleyebileceği gibi (febril konvulsiyon, rolandik epilepsy, yenidoğan nöbetlerinin bir kısmı, vb) ilk nöbet ile de ilaç başlanılabileceği (status epileptikus ) bilinmelidir.
Başlanılan ilk ilacın nöbet kontrolünü sağlaması için uygun dozda, uygun yoldan verilmesi çok önemlidir. İlacın etkisiz olduğunu söylemek için kandaki ilaç düzeyinin toksik sınırın hemen altına kadar arttırmak gerekebilir. Birinci tercih edilen ilaç etkisiz olduğu kabul edilir ise yeni ilaç başlanır. Bu dönemde eski ilacı kesmek gerekir. Çoklu tedavi yarardan çok yan etkilerin birbirini tetiklemesine bağlı ciddi sorunlara yol açabilir. Tek ilacın nöbet kontrülü %60-70 onaranında sağladığı, ikinci ilacın ve üçüncü ilacın bu oranın üzerine ancak %5-10 katkı sağlayabileceği bilinmelidir. Tedaviye dirençli hastaların (2 antiepileptik tedaviye rağmen nöbetlerin sıklıkla devam etmesi) epilepsi cerrahisi, ketojenik diyet, vagus sinir stimulasyonu açısından değerlendirilmesi uygun olur.