Ketojenik Diyet
Çocukluk çağı epilepsilerinde diyet tedavisi
Çocukluk çağı epilepsilerinde diyet tedavisi
Yüksek yağ ve düşük karbonhidrat içeren ketojenik diyet 1920’lerin başında epilepsi tedavisinde kullanılmaya başlanmıştır. Fenitoin gibi yeni ilaçların keşfiyle 90’lara kadar unutulmuş eski bir tedavi olarak kalmıştır. Dirençli epilepside ketojenik diyet ile hastaların yarısının nöbet sayılarında belirgin azalma ve yaklaşık %15’inde ise tam nöbet kontrolü bildirilmiştir. Önceleri son tedavi tercihleri arasında yer alan diyet, artan bilgi birikimi ve daha kolay uygulanabilir değiştirilmiş formların da etkinliğinin görülmesiyle miyoklonik, astatik epilepsi, Dravet sendromu ve süt çocuğu spazmı gibi epileptik ansafalopatilerde ilk tedavi seçenekleri arasına yerleşmiştir.
Ketojenik Diyet, Epilepsiyi tedavi edebilir mi?
Aç kalındığında sara krizlerinin azaldığını ilk fark edenler antik yunanlı hekimlerdir. İlaçların daha keşfedilmediği dönemde, 20. yüzyılın başları, açlığı taklit eden bir beslenme yönteminin sara hastalarına iyi geldiği anlaşılınca o dönem oldukça popüler olmuş ketojenik diyet. Sonrasında ilaçlar bulununca 70 yıl kadar terk edilmiş bir tedavi uygulamasıdır.
Ketojenik diyetin temel prensibi yüksek yağ oranından oluşan beslenmedir. Bu oran o kadar yüksektir ki vücut enerji ihtiyacının neredeyse tümünü yağlardan sağlar. Bu yağların yakılması sırasında ortaya çıkan ketonlar nedeniyle, ketojenik diyet adını almıştır. Bir diğer temel prensip ise düşük karbonhidrat tüketimiyle insulin salgısını olabildiğince azaltmaktır.
Düşük karbonhidrat diyetleri hızla popüler olmaktadır. Karatay diyeti, Atkins diyeti, Dukan diyeti ve Taş devri diyeti de ketojenik diyetin daha hafif formlarıdır. Bu diyetlerde rafine karbonhidratlardan uzak durularak insulin salgısınn azaltılması amaçlanmaktadır. Çünkü insulin temel depolayıcı hormondur.
Ketojenik diyet diğerlerine göre çok daha yüksek oranda yağ içerir. Klasik diyette hastanın yediklerinin %80’i yağlardan oluşur. Ketojenik diyet sağlıklı bir diyet değildir, dengeli bir diyet hiç değildir. Bazı vitamin ve minerallerin dışarıdan tabletlerle sağlanması gereklidir. Fakat ilaçlara yanıtsız epilepsi hastalarında sağladığı yararlar nedeniyle uygulanabilir.
Sara hastalarında ketojenik diyetin,
Karbonhidrat metabolizması kaynaklı nöbet uyarımını engellediği Beyin metabolizmasını dengelediği Uyarıcı nörotransmitterleri azalttığı Nöbet uyarıcı mekanizmaları dengelediği düşünülmektedir. Sara hastalarının yaklaşık %10’unda dramatik denebilecek derecede etkilidir. Diğer %10-15’inde ise nöbet sayısını oldukça azaltabilir. Özellikle beyin filminde belirgin bir yara olmayan çocuklarda daha etkilidir. Son dönemde Rett sendromu gibi genetik kökenli bazı hastalarda da yararlı olabileceği bildirilmektedir. Ülkemizde bir çok merkezde ketojenik diyet tedavisi yapılmaktadır. Dirençli epilepsisi olan hastalarda önemli bir tedavi alternatifi olmaya başlamıştır.
Diyetin düzenli izlem ile önüne geçilebilen böbrek taşı, kemik erimesi, kolesterol yükselmesi gibi yan etkileri vardır. Bu yan etki oranları tüm hastaların %1-2’si gibi düşük oranlardadır. Kemik erimesi için diyete d vitamini ilavesi, böbrek taşı için bol su tüketilmesi koruyucudur. Hastaların kolesterol seviyelerinin de zamanla düzeldiği bilinmektedir.