Serebral Palsi
Serebral Palside Peptiderjik Tedaviler
Travmatik ve hipoksik beyin hasarı (Serebral Palsi) dünya çapında yılda 10 milyondan fazla kişiyi etkilediği için yüksek sosyoekonomik etkiye sahip yıkıcı bir tıbbi durumdur. Uzun süreli hastanede kalma, mortalite ve engellilik ile ilişkilidir. Serebral palside yaşam süresi özellikle gelişmekte olan ülkelerde onlarca yıldır sürekli olarak gelişmesine rağmen, beyin hasarı için etkili bir ilaç tedavisi klinik bir ihtiyaçdır.
Beyin hasarı ve onarımı süreçlerinde peptit aracılı mekanizmaların yer aldığının gösterildiği bilimsel kanıtlara göre, peptidergik ilaçlar, bu hastalarda akut sonuçların ve uzun vadeli iyileşmenin iyileştirilmesine yönelik çok modlu bir tedavi alternatifini temsil etmektedir.
Peptidergik ilaç Cerebrolysin, Cortexin ve endojen nöropeptitler progesteron ve eritropoietin ile bugüne kadar yapılan randomize kontrollü klinik çalışmalar ve açık etiketli çalışmalar pozitif klinik sonuçlar vermiştir. Cerebrolysin ve Cortexin ile tedavi edilen hastalar daha hızlı klinik iyileşme, daha kısa hastanede kalma süresi ve daha iyi uzun vadeli sonuçlara sahiptir. Progesteron ile tedavi travmatik beyin hasarı mortalitesi ve klinik sonuç açısından plaseboya göre daha avantajlı iken, eritropoetin sadece mortaliteyi azaltmıştır. Doğrulayıcı randomize kontrollü klinik araştırmalar bu umut verici bulguları tekrar göstermeyi başarmaktadır.
Serebral Palsi bebeklerde gelişim geriliğine yol açan en sık nedendir…
Halk arasında doğuştan beyin felci olarak da bilinen serebral palsi çocukluk çağında sık karşılaşılan bir nörolojik sorundur. Serebral palsi gelişmekte olan bebek beyninin hasarlanması sonucu ortaya çıkar. Farklı tipleri tariflense de çocuk nörologları en sık spastik tip serebral palsi ile karşılaşırlar. Serebral palsili çocukların çoğunda erken doğum ve küvözde kalma öyküsü vardır. Serebral Palsi’nin tüm dünyada görülme sıklığı binde 4-5 oranındadır. Maalesef bu oran, günümüzde de devam etmektedir. Daha önceden pek hayatta kalma şansı olmayan prematür bebeklerin artık yaşatabiliyor olması da görülme sıklığının düşmesini engeller. Gebeliğin 36. haftasından önce olan doğumlar, düşük doğum ağırlığı (2500 gramdan düşük) ve müdahaleli doğumlar Serebral Palsi için en fazla risk oluşturan faktörlerdir.
Riskli bebeklerde bulgular yaşamın ilk bir kaç ayında başını tutamama, görme ve işitme sorunları ile şeklinde ortaya çıkar. Serebral palsi tanısı için hastalığa özgün MR bulguları, hastanın öyküsü ve muayene bulguları yeterlidir. Serebral palsili çocuklarda epilepsi, kas katılığı ve mental sorunlar daha sık görülmektedir.
Serebral palsi tedavisinde hastalığın neden olduğu bulgular hafifletilebilir, çocuğun bağımsızlık düzeyi arttırılabilir, bakımı kolaylaştırılabilir. Her hasta için tedavi hedefleri farklı olup tedavi seçenekleri de farklıdır. Serebral Palsi tedavisinde uygulanabilecek birçok tedavi yöntemi mevcuttur. Önemli olan sizin çocuğunuz için o dönemde en uygun ve gerekli olan tedavi seçeneklerinin doğru olarak belirlenmesi ve uygulanmasıdır. Çeşitli ilaç tedavileri, egzersiz ve fizyoterapi yöntemleri, iş ve uğraşı tedavisi, ortez uygulamaları yapılabilir. Ayrıca Zorunlu Kullanım Tedavisi , Vücut Ağırlığı Destekli Yürüme Bandı Eğitimi, Hippoterapi (Atla Terapi), Transkraniyal Doğru Akım tedavisi, kısıtlayıcı atellemeler , kinezyo-bantlama gibi yeni tedavi yöntemleri mevcuttur. Çocuğunuza o dönemde hangi tedavilerin uygulanacağına bu konuda deneyimli bir Çocuk Nörolojisi Uzmanı karar vermeli ve çocuğunuzdaki gelişmeleri takip ederek gerekli düzenlemeleri yapmalıdır.